Tüm dünya bilim ve devlet adamlarınca kabul gören devlet yönetim biçiminin demokrasidir. Çağın gelmiş olduğu son nokta demokrasi yönetimidir.
Demokrasi, yönetimin halk tarafından halk için yapıldığı bir siyasal rejimin adı, demokrasi azınlıkların haklarını koruyan çoğunluğun yönetiminin adıdır. Kabul görmüşlüğünden ötürüdür ki demokrasi kavramının benzeri onlarca tarifi bulunmaktadır. Demokrasinin Temel İlkeleri Nelerdir ? Demokraside egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet bu egemenlik hakkını milletvekilleri aracılığıyla kullanmaktadırlar. Yöneten kişiler ellerindeki gücü milletten alırlar. Demokraside hürriyet ve eşitlik esas maddelerdir. Hürriyet özelliği, başka birisine zarar vermeden istenilen her şeyi yapabilmektir. Demokraside bütün insanlar hür ve özgürdür. İnsanlar serbest düşünme ve düşüncelerini açıklayabilme hakkına sahiptir. Eşitlik ise, herhangi bir ayrım olmadan bütün insanların kanunlar önünde eşit haklara sahip olmasıdır. Hiç kimsede din, dil, ırk vs. gibi ayrım yapılmaz.
Demokrasi denildiği zaman ne anlamalıyız. Öyle ise demokratik bir yönetimin temel unsurları nelerdir;
Demokrasinin organları olan Anayasa, Parlamento (Meclis), Siyasi Partiler, Sivil Toplum Örgütleri ve Güvenlik Kuvvetleri’nin belli bir uyum içinde alışması bu yönetimde esastır. Demokrasi sınırsız özgürlük olmayıp, birey haklarının sınırı, diğer bireyin haklarının başladığı yerde biter… İnsanlık bu kavramı kolay anlayamamış, demokrasi ruhuyla övünen Batı bile bu anlayışı 700 yıllık kanlı mücadeleler ve ihtilâllerden sonra benimsemiştir. Bu günlerde ülkemizin gündeminin birinci sırasını Anayasa oluşturmaktadır. Ülkemiz dolayısı ile parlamentomuz bir demokrasi sınavı vermektedir.
Orta Asya’da Türk Hakanlarının seçildiği kurultayları (bu günkü adıyla Meclis) hesaba katmazsak bile, Devlet geleneğimizde iki yüz yılı aşan bir demokrasi kültürümüz vardır. II. Mahmut ile Ayanlar arasında imzalanan 1808 de Sened-i İttifak ile başlayan, 1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı, 1876 I. Meşrutiyetin ilanı 1909 II. Meşrutiyet ve arkasından gelen 1921, 1924,1961 ve e 1982 Anayasası ile Milletimizin hafızasında engin bir demokrasinin var oluşudur.
Bu kadar demokrasi kültürüne sahip olduğumuz halde, maalesef “İleri Demokrasi' dediğimiz Hukuk Devleti anlayışını bir türlü yakalayamadığımız birgerçektir. İlk günden beri hep Avrupa istedi diye yapıyoruz da ondan olsa gerek. Umarız bu defa dünyanın en iyi Anayasasını biz yaparız da, diğer ilkelere örnek teşkil eder.
Madem ki; Millet olarakta Orta Asya’dan beri bugünkü demokrasinin temellerini oluşturan kurultaylarda hakanlar seçtik, Bin sekizyüzlü yıllardan beri hep yeniliğin peşindeyiz ve Mukaddes dinimiz Yüce İslam dini demokrasiyi, aynı zamanda Hukuk Devletini emrediyor öyle ise neden dünyanın diğer milletlerine örnek bir Anayasa yapmayalım. Demokrasi kavramının temelini mademki “Anayasaları' oluşturmaktadır. Bu Aziz Milletin bir mensubu
ve aynı zamanda ülkemizin en büyük sivil toplum örgütlerinden biriyiz. Bundan böyle görevinin ve sorumluluğunun bilincinde olarak Türkiye Kamu-Sen, Anayasanın yapımı öncesi bu güne kadar hiçbir sivil toplum örgütünün yapmadığı ve yapamadığı örnek bir çalışma başlatmıştır. Bu çalışma muhtelif üniversitelerimizin saygın, kendi sahasında uzman yirmi dört akademisyen ve bir çok sivil toplum örgütü temsilcisi görev almışlardır. Anayasa çalışma grupları çalışmalarını 26 Kasım 2011 günü Dedeman Otelde bir panel düzenleyerek Türk Kamuoyu ile görüşlerini paylaşmıştır. Başta TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek olmak üzere, TBMM’ de grubu bulunan siyasi Parti temsilcileri, birçok sivil toplum kuruluşları ve basınımızın taktirlerine mazhar olmuştur. Öyle ise yeniden bir Anayasa yapılırken, Millet olarak bizi biz yapan maddi ve manevi değerlerimizin korunması, Ülkesi ve Milleti ile ölünmez bütünlüğü, Tek Devlet, Tek Dil Tek Bayrak ve Tek Millet olarak dünya milletleri ailesi arasında ilanihaye varlığını sürdürecek memurlarımıza grevli, toplu sözleşmeli, siyaset yapma ve yönetime katılma hakkını veren bir Anayasa istemek en doğal hakkımızdır.