Kültür ve sanat hizmet kolu çalışanları yıllardır dışlanmışlığın, ötekileştirilmişliğin ve ihmalin pençesine terk edilmişlerdir.
Ücretlerin düşüklüğü, fiili hizmet zammı haklarının ellerinden alınması, kurumlarının kapatılması gibi kabul edilemeyecek uygulamalara maruz bırakılan çalışanlarımız, organizasyonsuzluğa, kötü ve plansız bir yönetim anlayışına kurban edilmektedirler.
Bilindiği gibi kültür-sanat çalışanlarımızın büyük özverisi ile her yıl Antalya’da “Uluslar arası Aspendos Opera ve Bale Festivali' gerçekleştirilmektedir. Geleneksel hale gelmiş bu büyük organizasyonun gerçekleştirileceği tarihler aylar öncesinden belirlenmekte ve faaliyetler bu takvime göre yürütülmektedir. Kültür-sanat kurumlarının personel politikasındaki çarpıklık ve ihmalkârlık, Festival’de görev alacak personelin ve sanatçılarımızın Festival’in yapılacağı Antalya iline gönderilmesi konusunda bir kez daha açıkça ortaya çıkmıştır. Öyle ki, aylar öncesinden etkinlik takvimi belli olan organizasyonda görevli personelin bir kısmı havayolu ile bir kısmı ise elverişsiz ve güvensiz taşıtlarla karayoluyla Festival’e götürülerek çalışanlar arasında büyük bir ayrımcılık yapılmıştır. Böyle bir tutumun İzmir Devlet Opera ve Balesi çalışanları arasındaki çalışma barışını zedeleyeceği açıkken, havayolu ile nakillerde bilet bulunamadığı gerekçesinin ortaya sürülmesi, her yıl aynı tarihlerde gerçekleştirilen bir faaliyet için geçerli bir mazeret olmaktan uzaktır. Bu ifade bir anlamda da organizasyondaki başıboşluğu, yönetim zafiyetini ve personel politikasındaki aymazlığı ortaya koymaktadır.
Bu durumdan daha acı olanı ise organizasyonda yaşanan sorunlar nedeniyle kendi imkânları ile Festivale katılmayı tercih eden sanatçılarımızın dönüş yolunda geçirdiği trafik kazası ve sonrasında yaşanan olaylar olmuştur. Kaza sonrasında yaralanan ve durumu ağır olduğu için ameliyata alınan sanatçılarımız mevcutken kurum yöneticilerinin ve turne başkanının konuya duyarsız kalması, yaralı sanatçılarımızı hastane köşelerinde kaderiyle baş başa bırakması kabul edilemez bir durumdur.
Bu sanatçılarımız görevli oldukları bir organizasyondan dönerken, yani bir anlamda işleri başında kaza geçirmişlerdir. İdare, personelini görev yerine sağ salim götürüp getirmekle yükümlüdür. Yaşanan yönetim ve organizasyon eksikliğine, bir de sanatçılarımızın hastane köşelerinde yalnız bırakılması da eklendiğinde kurumun personele, sanata ve sanatçıya bakışı ortaya çıkmaktadır. Yaşanan kazanın kişisel, hukuki ve kurumsal sonuçları elbette olacaktır. Personeline, çalışanına, sanatçısına sahip çıkmayan bir kurumun sorumluluktan kurtulması mümkün değildir.
Gerek Festival sürecinde yaşanan organizasyon eksikliği ve vurdumduymazlık gerekse kaza sonrasında kurum müdürü ve turne başkanının vurdumduymaz tavırları kurumumuzda insan verilen değerin içler acısı halini ortaya koymaktadır. Türk Kültür Sanat-Sen olarak kazada yaralanan arkadaşlarımıza en içten geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, yalnızca kurumsal sorumluluk adına değil insaniyet adına da büyük bir vahamet arz eden tutumlarıyla adeta kanımızı donduran İzmir Devlet Opera ve Balesi yöneticilerini kınıyoruz. Unutulmamalıdır ki; Büyük Türk Düşünürü İbn-i Sina’nın ifadesi ile “Bilim ve Sanat Takdir Edilmediği Yerden Göç Eder'
Kültür ve sanat hizmet kolu çalışanları Devlet Opera ve Balesi İbn-i Sina Bilim ve Sanat