Kamu görevlileri 13 Ağustos 2001 günü yürürlüğe giren 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ile yasal zeminini tamamlamıştır.
Bu sonuç, uzun soluklu bir mücadelenin eseridir.
Cumhuriyet Türkiye’sinde memura sendikalaşma hakkı 1961 Anayasa’sıyla verilmiştir. “Çalışanlar ve işverenler önceden izin almaksızın, sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptirler. İşçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki hakları kanunla düzenlenir' şeklindedir.
Maddenin il cümlesinde “Çalışanlar ve işverenler' ifadesiyle iki kesimin de sendika kuracakları düzenlenmiştir. İşverenlerin dışında işçiler ve memurlar, çalışanlar kelimesiyle ifade edilmiştir. Maddenin ikinci cümlesi “İşçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin' şeklinde düzenlemesiyle, memurlara sendika kurma haklarını açıkça ortaya koymuştur.
Bu nedenle memur sendikacılığı için gerekli düzenleme 08.06.1965 tarihinde “624 Sayılı Devlet Personeli Kanunu' Kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
Bu yasal imkandan yararlanarak ülkemizde bir çok sendika kurulmuştur. Ancak faaliyet gösterdiği hizmet kolunda yetki alamadan ziyade ülkenin içinde bulunduğu ortamda sendika ve dernek gibi sivil toplum örgütleri asıl gayesinin dışında fiili bir yapılanmaya gitmişlerdir. Hemen hemen tüm sahalarda olduğu gibi memur sendikaları da hasım olarak görmüşlerdir. Mücadele hukukî olmaktan ziyade sokak hareketi olarak yürütülüyordu.
Ülkemizin içinde bulunduğu kaosa seyirci kalmaya Türk Silahlı Kuvvetleri, dönemin iktidarına 12 Mart 1971’de muhtıra verdi. Önce 20 Eylül 1971 gün ve 1488 Sayılı Kanunla Anayasa değişikliği yapılarak 46.madde değişiklik yapılarak askıya alındı. İkinci olarak devrin hükümeti 23.12.1972 günlü KHK ile; 624 sayılı Devlet Personeli Sendikaları Kanununun tamamını ve 657 sayılı devlet Memurları Kanununun 22. Maddesini lağvetti. Böylece 1961 Anayasa’sı ile başlayan memur sendikacılığı sona erdirilmiştir.
Memur sendikacılığı ile ilgili 1972’den 1992’ye kadar bir arpa boyu dahi ilerleme kaydedilememiştir.
Avrupa Birliğine girmenin cümlesinden olarak kamu çalışanları açısından AB’ye uyum sağlanması gerekiyordu. Bu anlamda Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) nun iki sözleşmesinin kabulü lazımdı.
1.si: 87 sayılı sözleşme; “Sendika özgürlüğüne ve örgütlenme hakkının korunmasına ilişkin' dir.
2.si;151 sayılı sözleşme “Kamu hizmetinde örgütlenme hakkının korunması ve istihdamı koşullarının belirlenmesi yöntemlerine ilişkin'dir.
Anayasa 90/ son, “Usulüne göre yerine konulmuş milletler arası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz' maddesiyle şekil düzenlemeyi ifade etmiştir. 87 ve 151 sayılı İLO sözleşmeleri buna göre TBMM’nin 26.11.1992 günlü oturumunda onaylanarak 11.12.1992’de yürürlüğe girmiştir.
Böylece bu iki sözleşme bir nevi iç hukukumuz haline dönmüştür. Bu sözleşmelerin tanıdığı hakların nasıl, ne şekilde olacağına dair bir kanun çıkarılmadığından; 15 Haziran 1993 tarihinde 15 sayılı Başbakanlık Genelgesi yayımlanarak, idarenin sendikaların kuruluş ve faaliyetlerine müdahale etmemeleri istenmiştir. Ama buna rağmen Anayasal engel ortadan kalkmamıştır. Bu nedenle Anayasa’nın 53. Maddesine 23 Temmuz 1995 günü 4121 sayılı yasayla 3. Fıkra eklenmiştir.
Toplu iş sözleşmesi ve grev dışında, kamu görevlilerine 3. Fıkranın eklenmesiyle sendika yolu Anayasal teminat altına alınmış oldu. Buna parel olarak 657 sayılı kanunun 22. Maddesi 12.06.1997 gününden itibaren yeniden “Devlet memurları, Anayasa’da ve özel kanunda belirtilen hükümler uyarınca sendikalar ve üst kuruluşlar kurabilir ve bunlara üye olabilirler' şeklinde kabul edilerek yürürlüğe girdi.
Ancak; sendikaların kuruluşları, genel kurulları, faaliyetleri ve benzeri şeylerin nasıl ve ne şekilde olacağına dair kanun çıkarılmamıştır. Bu nedenle devrin Başbakanı Mesut Yılmaz imzasıyla 20.11.1997 günü Başbakanlık Genelgesi yayımlandı. Genelgeye istinaden yapılan sendikal faaliyetler engellenmedi ve her hangi bir cezai takibata da geçilmedi.
Kamu görevlileri sendikaları yasa tasarısı TBMM Genel kurulu’na ilk kez 1998 yılında geldi. 24 maddesi görüşülmesine rağmen devam edilmedi. Çünkü ANASOL D’yi (ANAP-DSP-DTP) dışarıdan destekleyen CHP’nin dayatması ile tasarı geri çekildi.
18 Nisan 1999 seçimlerinden sonra oluşan hükümetin Başbakanı Bülent Ecevit 15.08.1999 tarihinde genelge yayımladı, sendikacılık genelgelerle yöneticilerin inisiyatifine bırakılmış oldu.
Nihayetinde; 25 Haziran 2001 tarihinde TBMM 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu kabul etti ve 13 Ağustos 2001 tarihinde de yürürlüğe girdi. Dolayısı ile sendikalar kamu görevlilerinin hayatına girmiş oldu.
kamu görevlileri 4688 sayılı kamu görevlileri sendikaları kanunu uluslararası Çalışma Örgütü