Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımız dünya genelinde irtibatta olduğu uluslararası kuruluşlara bir mektup göndererek, Barış Pınarı Harekatının gerekçelerini dile getirdi.
Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımız ILO ve ITUC başta olmak üzere Avrupa’da, Asya’da ve Türki cumhuriyetlerde diyalog halinde bulunduğumuz tüm sivil toplum kuruluşlarına gönderdikleri mektupla kahraman ordumuzun gerçekleştirdiği harekatın haklılığını anlattı.
Özellikle Batı medyasında yaşanan dezenformasyonların kamuoyunu olumsuz yönde etkilemesinin önüne geçmek amacıyla hazırlanan mektupta, Suriye’deki iç savaşın çeşitli terör örgütlerinin ortaya çıkmasına neden olduğu ifade edildikten sonra, terör olayları nedeniyle 2,6 milyonu çocuk olmak üzere dünyada 6 milyon dolayında Suriyelinin yurtlarını terk ederek mülteci durumuna düştüğü, bunun da 3,6 milyondan fazlasının Türkiye’de bulunduğu belirtildi.
Suriye’deki terörist gruplarının sivil vatandaşlara, çocuklara ve askerlere cinayet, saldırı, taciz, baskı gibi unsurlarla zarar verdiği ve belli bölgelerde etnik temizliğe giriştiği hatırlatılan mektupta, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Konseyinin her türlü terörizmle mücadele kararları kapsamında bütün çabayı sarf ettiği ve Suriye’deki durumun iyileştirilmesi için tüm yolları denediği vurgulandı.
Uluslararası alanda terörist örgüt olarak kabul edilmiş olan PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG ile DAEŞ’in Türkiye için ulusal bir güvenlik sorunu teşkil ettiği ifade edilen mektupta, Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak üzere BM Anlaşmasının 51. Maddesi uyarınca nefsi müdafaa hakkını kullanarak 9 Ekim 2019 tarihinde Kuzey Suriye’ye yönelik Barış Pınarı Harekatını başlattığı hatırlatıldı.
Bu harekatla PYD/YPG’nin yanında Türkiye’nin milli güvenliği için bir tehdit unsuru olan DAEŞ’in de bertaraf edilmesi ve Suriyelilerin terör örgütlerinin tahakkümünden kurtarılmasının amaçlandığı ifade edildi.
Terör örgütlerinin diğer terör örgütlerinde bulunmayan anti tank güdümlü füzeleri, gelişmiş silahları, keskin nişancıları vasıtasıyla Kuzey Suriye’nin Türkiye sınırında yangınlar çıkardığı ve halkı göçe zorladığı belirtilen mektupta, Türkiye’nin amacının PKK bağlantılı örgütlerin sadece Türk yerleşim yerlerinde değil aynı zamanda Afrin ve El Bab bölgesi gibi terörist saldırılara maruz kalan masum Suriyeli siviller için de bu operasyonun yapıldığı belirtildi.
Özellikle bölgede teröristlerden arındırılmış güvenli bölge oluşturulması konusunda ABD ile yapılan müzakerelerde Türkiye’nin bütün iyi niyetli çabalarına rağmen bir sonuç alınamadığı, bunun üzerine gerçekleştirilen operasyonun BM’ye üye ülkelerin terörizmle mücadele konusunda BM Güvenlik Konseyi’nin 1373 (2001), 1624(2005), 2170(2014), 2178(2014), 2249(2015) ve 2254(2015) sayılı kararları uyarınca bir gereklilik ve sorumluluk olduğu özellikle ifade edildi.
Türkiye’nin bu operasyonunun uluslararası hukuka uygun olarak ve BM’nin ilgili kuruluşlarıyla koordinasyon halinde Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde gönüllü olarak anayurtlarına ya da Suriye'deki başka yerlere yerleştirilmesi girişimlerine destek olacağı vurgulandı. Mektupta, Barış Pınarı Harekatı’nda Türk devletinin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyduğu, sivil unsurlara, masumlara ve bölgedeki diğer ülke unsurlarına herhangi bir zarar verilmeden gerçekleştireceğini taahhüt ettiği ve bu yolda her türlü denetime açık olduğunu belirttiği hatırlatıldı.
Genel Başkan Önder Kahveci imzasıyla uluslararası sivil toplum kuruluşlarına gönderilen mektupta, Türkiye’nin Suriye sorununa siyasi bir çözüm bulunması konusundaki hassasiyeti de dile getirildi.
barış pınarı harekatı terör örgütleri bm güvenlik konseyi sivil toplum kuruluşları ilo ituc